Her günü aynı geçen yavan bir hayatta görürdü kendini,
Sahte gülüşlerin ardına sığınmak istemezdi hiçbir zaman,
Korkardı hep etrafını saran sabun köpüğü sevgilerden,
Ruh yoksulu olmamıştı hiç,
Vardı bir yerlerde onu bekleyen,
Ateş böceği edasında akşamları süsleyen.
Hayatı bir kelebek kanadında gördüğünden beri,
Çok güzel görünürdü aşklar,
Umarsız yaşamak isterdi hep,
Yalnız kalmak asla,
Korunmak isterdi elbet şefkatli bir güvercin kanadında.
Oysa sokakta bambaşka akardı hayat,
Hep hatırlatılsa duymak istemezdi,
Bozuverirdi bu sözler saadet rüyasını.
Tecrübeli görürdü kendini hayat karşısında,
Hiç fırtınaya tutulmamış olsa da.
Sonsuz bir okyanustu yaşam onun için,
O ise okyanusun
prensesi,
Sahte kimlikler çıkmazdı karşısına,
Yanlış yerde olanların suçuydu bu.
Susuz kalmış bir çiçek gibi atıverdi kendini,
Yaşamın tekinsiz kollarına,
Bir ateş olmuştu yüreği durmadan yanan,
Bir anda fısıldayıverdi düşlerini,
Çölde açan vahaya,
Bıraktı kendini boydan boya,
Beklediği an gelmişti, zor değildi mutluluk,
Hep abartıydı anlatılanlar,
İçinden kızsa da onu korkutanlara,
Unuttu hemen,
Bir yeryüzü cennetiydi onu bekleyen.
Yoktu artık geride kalanların bir önemi.
Bir zaman sonra değişmeye başladı her şey,
Yanlış mı görüyordu gözleri,
Yoksa duygularının haylaz bir oyunu muydu.
Gerçek hangisiydi,
O ilk zamanlar mı, yoksa şimdi mi,
Hep kendinde aradı hatayı,
Daha bir uzattı boynunu ona doğru,
Ne de olsa dişi kuş kurardı yuvayı,
En kötü insanı
bile masum yapabilirdi,
Öyle okumuştu hep.
Oysa bilmezdi ilk av değildi kendisi,
Daha pençeler çıkmamıştı ortaya,
Lanetin adıydı sığındığı adam.
İhtiyacı kalmamıştı artık ona,
Yeni kelebekler yakalamıştı en güzelinden.
Her şeyi anladığında yerle bir olmuştu kutsal aşkı,
Tüm ömrü bir çöldü artık.
Yağmalanmış, kandırılmış, darmadağın edilmişti.
Geriye bile dönemezdi,
Gitme zamanı gelmişti,
Mutluluğa değil elbet,
Satılmak için hazırlanıyordu,
Gözlerinden akarken yaşlar,
Dönmek istedi
çocukluğuna,
Dönemezdi artık,
Yolda durmadan izledi dışarıyı,
Dağları, ormanları, kuşları
En çok da kelebekleri aradı gözleri,
Ne çok benzetirdi kendini onlara.
En hızlı anını bekledi bindirdikleri siyah camlı minübüsün,
Sesizce yaklaştı kapıya, açtı hızla atıverdi kendini yol
kenarındaki korkuluklara.
Çarpa çarpa parçalandı bedeni,
Kopan kafası yuvarlandı kayboldu otların arasında.
Kanat çırpıyordu bir kelebek açık kalan gözleri üstünde.
Bedrettin DEMİRTAŞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder