27 Temmuz 2019 Cumartesi

UYKU


Gece, uyku, düş ne güzel silinmiş gün,
Gitmiş bu dünyaya ait olan ne varsa,
Geceyi var etmenin vahşi bir tadı var ağzımda,
İlerliyorum sonsuzluk içinde.
Zaman, varlık, uyum, ulaşmaktayım karanlığın dibine.
Esintiler geziyor, şarkılı esintiler,
Bekliyor toprak ana, çırpınışlar boşuna, bekliyor toprak ana.
Dışarıda büyüyor mu her şey,
Ağaçlar, bitkiler çiçekler büyüyor mu bizim için?
Bir rüya bir teselli,
Batık gemi ölüler her yerde.
Tufan, vurgun, muamma,
Ne hırs kaldı, ne kibir ne de nefret
Çağırıyor toprak ana,
Yanık ot kokuları, ebedi arınış,
Bak işte herkes aynı,
Doğarken de aynıydık.
Herkes için geliyor darılma boşuna,
Kimseyi aldatmaz o.
Ey ölümlüler!
Şarkılarla geliyor,
Siliniyor varlıklar,
İniyor gizemli karanlık,
Yaşıyor herkes ölümünü,
Çığlık, kader, mışıl mışıl.
Beni yakalarken ölüm,
Aahh görebilsem seni bir kerecik.
  
   Bedrettin DEMİRTAŞ

SESİN


O kadar güzel ki sesin
Cennet  bahçelerinden
Eser meltem meltem
Kalp titrer
Dalga dalga sarar
 Arınır ruhum
Periler gezinir kulaklarımda

Ses ruh gözler
Pınar pınar birleşir
Ezgi olur  bedeninde

Sana akar bütün canım
Sana akar


    Bedrettin DEMİRTAŞ

26 Temmuz 2019 Cuma

KENTİN KARANLIK YÜZÜ



Solgun kımıltıların başıbozuk melodileri,
Dolaşır beynimde bu kenti düşününce.
Siyah simsiyah ağzı köpürmüş
Alaca kurttur geceler.
Daracık loş sokaklarda belirir sevdiğimin silüeti,
Kuru avuçlarımda taşırım sis peçeli yazgıyı.
Fırtınaları hatırlatır durmadan,
Zincirlenmiş yaltaklıkla esir alışı düşlerimizi.
Gözlerimin önünde yitişi taze kır çiçeğimin,
İçine işlemiş kötücül tutkunun,
Üzerimize akışıdır yedi tepeli şehir.
Kurşun kurşun yağar  düşünceler,
Deniz derinliğidir boğucu sessizliği,
Elmas parıltısına büründürür hınzır,
Yaşamın dünyevi ihtiraslarını.
Kıyıma uğrar  iyilik güvercinleri,
Soğuk duvarlardaki suskunluktur titreşen.
Hep buruşuk gezer bu şehirde anılar,
Küflü mezardır avansı küstahlığın tezgahında.
Can pazarlarının ucuz kahramanı,
Kabadayılığının köpekleşmiş çehresinde,
Boynuna dolanacaktır zehirli sarmaşıklar!
Billur saf yüreklerin ayakları altında,
Gideceksin gözleri açık.


       Bedrettin DEMİRTAŞ

SENİN İÇİN


Hatırlar mısın  beni hep balkonda bekleyişini,
İçim içime sığmazdı seni gördüğüm zaman.
Bu kente senin için gelirdim,
Sırtımda çantayla yaklaşırken sana,
Ne yorgunluk ne uykusuzluk ne de acılar kalırdı.
Sen yaşıyorsun diye severdim burayı,
Ne yapardım ki bir şehri sevdiğim yoksa içinde.

Sormazdı kimse nereden geldiğimi,
Sen bile sormazdın,
 Alışmıştı herkes bir anda ortalardan kaybolmama.
Bense sadece senin için gelirdim.
Sonradan beni vurdumduymaz bir çılgın, serseri,
Gönülçalan biri olarak gördüğünü biliyordum.
Umut veremezdim sana,
Hep korkardım bir gün dönememekten,
Söyleyemezdim.
Sen ne kadar kızsan da bana,
Ben sana hiç kızmazdım.
Gitmem gerekirdi,
Gömerdim senin hasretini kalbime düşerdim yollara.


    Bedrettin DEMİRTAŞ

23 Temmuz 2019 Salı

SADECE SEVDİM


İflas etmiş ömrün nafile çırpınışlarında,
Günahlarıma ortak aramam değildir sana sevdam.
İstemem çocuk küpesi kirazların mutluğunu,
Zamanın bildirisini okurum yüzüne,
Hayatı yaşayamayanlaradır  borçluluğum.
Korkmadım asla ürküntülerin diken diken kuşatmasından,
Yüreğimi taşlaştırmadım ruhsuz sevgilerin mandalında.
Belirsizliğin ölüsü hırpalasa da benliğimi çoğu zaman,
Sığınsam da ara sıra mutsuzluğun vicdanına,
Mahvolmuşların yaşamında da ararım kendimi.
Teslim olmam heveslerimize çelme takan,
Foyası dökülmüş pişmanlıklara.
Zaman akıp geçse de küçük kuş çaresizliğimde,
Kanat germiş sevdamızın büyüsüyle direnirim.
Sana asla sunamayacağımı bilirim,
Köşklerin masalsı çılgınlığını,
Verebilirim ancak büsbütün olarak kendimi.
Güllerini soldurmak değildir sevgim,
Sevilmeyi, sadece sevilmeyi vermektir,
Kokunu bile alamadan, dokunamadan, sarılamadan öylecedir.
Kirletmemem asla masum duyguları şehvetin kancasında,
Ölü kuşlar bırakamam pespembe düşlerinin ortasına.
Aşkımızı kanımla yıkarım erdemin büyülü ırmaklarında.
Gözlerinde görürüm güzel saf mutlu ölümümü,
Yüreğinin iç çekişinde sararım yaralarımı.
İyileşmek için yalvaran acılarım ödeşecektir zamanla,
Hasretinin acısı keşfettirirken bana sonsuz mutluluğu.
Daha da insanlaştırsa da  beni sevdana bağlılığım,
Boyun eğdirir döngünün kaçınılmazlığına,
Külü ateşe çevirmektir imtihanım.
Sonu gelmeyen mırıltılarda yaşarım seni,
Saklarım aşkını koynumda kehribar kokulu arzularla.

         Bedrettin DEMİRTAŞ

22 Temmuz 2019 Pazartesi

KENDİNE ULAŞMAK


Vaat edilmiş hayallerle doğmayız hiçbirimiz,
Asla  sunulmaz bize renkli gül bahçeleri,
İçinde pamuk pamuk dünyaların olduğu.
Ellerimizle öğreniriz yaşamayı  ağır aksak,
Umutlarımız kağıt gemilerdir suda eriyecek olan,
Fazla uzun sürmez gözlerin arzulu şarkılarının susması.
Aramak zorunda kalırız kendimize bir kuytuluk,
Bitmeyen hengamelerin ortasında.
Dökülüverir bir anda avuçlarımızdan,
Sıkı sıkıya tuttuğumuz hayallerimiz.
Başlarız artık kendimizi kendimizde saklamaya,
İçimizde oluşuverir bir anda küçük cam kürecikler,
Rüyalarda dolaşan sevgilere dönüşür varlığımız.
İki yanından yıkmışızdır köprüleri geçilmez yaparak,
Benliğimize sızan kör bencilliğe hapsolurken.
Hayatın korsan gemilerinde köle olmamaktır uğraşımız.
Köstebek yuvasına dönen yaşantımızda unutuveririz,
Yaşanamaz olduğunu tek kişilik dünyanın.
Hayat bazen yanık yanık koksa da,
Ruhumuzu dünyanın en karanlık bölgesine dönüştürse de,
Hiçbir zaman bulamayız mutluluğu amansız ıssızlığımızda.
Kendimizi ancak başka insanla  var edebiliriz.
Aşkın yarattığı fırtınadır çıplak gerçekliğimizi ortaya seren,
En karanlık yanlarımızı ışıtır güneş gibi.
Tekdüze zamanın zincirlerini koparıp attırır bir anda,
Fark ettirir bize sevdanın acılarının da mutluluk olduğunu.
İstiridyenin içindeki inciyi sabır sabır örmesi gibi
Kendimizi yok ederiz sevgilide,
Kaynaşıp dönüşürüz onunla tek bir varlığa.

     Bedrettin DEMİRTAŞ

21 Temmuz 2019 Pazar

YİTİRİLEN



Günübirlik hayatın dayanılmaz sıradanlığında,
Yer açmaya çalışırken kendimize,
Aldanmamalıyız minnet iblisinin, 
Kara büyülü gökkuşaklarına.
Tutkusuz hayatın çoraklaşmış yüzünde eğlenir zaman,
Varlığımızdan alır intikamını hayaletler şenliğinde.
Benliğimizin sınırlarından sıyrıltarak,
Başka insanların gölgesiyle ezilmiş,
İsteklerimizde koparır bizi.
Renkli balonları yüzünde patlayan,
Çocuk sarsıntısında geçer günlerimiz.
Hep anlayamadığımız sancılar çemberinde,
Tutarız solgun gülleri,
Ruhumuzun iç savaşında  yazgıların mihnetinde ararız,
Gelecek kıskacının kaybettirdiği,
Gelecekteki mutluluk iksirini.
Hep başımızın üstünde hareket eden sarkaçların tıkırtısında,
Balıklama dalarız cadı kazanına,
Dayanılmaz deniz kızı özlemiyle.
Rezil yalanların kırık dökük tesellisinde harcanır düşlerimiz.
Sığınırız nefret ettiğimiz benliğimizin,
Havasız bırakılmış kuytularına.
Aldanmanın istasyonlarında,
Hüsran meşalesiyle ararken sırdaşımızı,
Bilmeyiz sönmeyen hicranlarda,
Hükümsüz kaldığını saf hürriyetimizin.
Kalır elimizde omurgası kırılmış,
En berrak ve fedakar yanımızın son çırpınışı.

       Bedrettin DEMİRTAŞ

20 Temmuz 2019 Cumartesi

BİZİM DÜNYAMIZ


                           
Rengarenk çiçeklerin taç yapraklarında,
Geçmez ömrümüz,
Örseletilmeye çalışılır her zaman,
Aykırı yanlarımız.
Beyaz yalanların avuntusuna iğdiş edilir umutlar,
Gücümüze galip gelir çoğu zaman güçsüzlüğümüz.
Açamayız  ruhumuzun kapısı kilitli kutusunu,
Kahırlı ırmaklarına bırakırız bilinmeyen zamanların.
Sahtekarlığa dönüşen gösteriler dünyasında,
Açarız sergilerimizi.
Yabancı düşler sarıp sarmalar bizi kör ömrümüzde,
Oysa  güneş hiç eskimeyen doğuşuyla,
Cezbeder bizi.
Hiçbir yaşama borçlu olmamalıyız aşkım,
Aldırmamalıyız aşkın zorlu kavşaklarında,
Ellerimizi kanatan cam kırıklarına.
Seslerimizi yitirmeden suratına haykırabilmeliyiz,
Maske takmış kötülüğün maskaralıklarının.
Birbirimize güvenerek yıkabiliriz,
Yüreklerimize kurulan barikatları.
Faili meçhul olmamalıyız,
Zamanın kara benekli kaplanlarının pençesinde.
Kurmalıyız aşkım kendi soluğumuzda yeni dünyamızı,
Kesip atmalıyız kana susamış günlerin,
Çürümüş arzularını.
Tenimize akmalı ağlayışımızın insani sevimliliği,
Sadece kendi izimiz olmalı taşıdığımız.
Hayatın pervasız lanetli albenileridir bizi öldüren,
Korkak zamanların sindirilmiş ruhunda.
Tutacağız sımsıkı avucumuzda,
Sonsuz sadakatimizi,
Ezip geçeceğiz,
Ayaklarımız altında şekere bandırılmış akrepleri.

       Bedrettin DEMİRTAŞ

KENDİMİ SENİNLE GÖMDÜM



Elleri kan toprak içinde kalktı yerden koştu koştu koştu. Nereye gideceğine bakmadan, nasıl gideceğini düşünmeden. Sadece koştu koştu koştu. Adımları bile yere değmiyordu artık. Öfkeli fırtınaydı. Dünya küçülüyordu hızında. Bütün yolları geçse, bütün tepeleri aşsa, bütün denizleri, okyanusları bırakıverse ardında dinmezdi içindeki öfke. Önüne çıkan her şeyi yıksa, bütün şehirleri yaksa yine dinebilir görünmüyordu akkor olmuş ruhu. Sadece onu düşünüyordu, onu görüyordu alev alev yanarken. Elleri, kolları, ayakları, yüzü; en çok da yüzü gitmiyordu gözünün önünden. Öylece kalakalmıştı elleri de göğsünde. O an dünya mı durmuştu, zaman mı donmuştu, taş mı kesilmişti? Çok mu görmüşlerdi ona yaşamı? Bir adımlık yer bile kalmamış mıydı? Aldığı nefes fazla mıydı? Neden neden nedeeen? Öfkesi büsbütün benliğini sarmıştı. Baktı ellerine, sadece baktı. Ellerine bakarak koşuyordu. Bu ellerle severdi onu. Şimdi bu ellerle mi bırakmıştı onu sonsuzluğa. Bu eller,ayaklar, onu korumak için değil miydi? Öyle değil miydi?  Artık… Artık… Artık kuru çalıdan başka bir şey değildi. Suyu çekilmişti her şeyin, dünyanın, evrenin, zamanın… Kararmış gök, dinmeyen soğuk rüzgar sardı, çevreledi. Baktı son kez. Baktı baktı baktı… Zamanın ötesinden, yüzlerce, binlerce, milyonlarca gözün önceden baktığı gibi baktı. Baktı… Sonsuz deryaya…

                     Bedrettin DEMİRTAŞ

19 Temmuz 2019 Cuma

AŞK YALNIZ KALMAZ



Aşk yalnız kalmaz, tek yaşanmadığından,
Sevdiğini taşırsın durmadan kanında, ruhunda,
Gözün gördüğü eşyada, duyduğun seslerde,
Aldığın nefeste, gitmek istediğin yerdedir hep.

Aşk yalnız kalmaz, gülüşün olur tutam tutam,
Mahzunluğundadır  başak başak,
Avuçlarında  buğday buğday,
Dokunduğun yerdedir iz iz,
Filizlenir tohum tohum, yaşanır  hasret hasret.
Büyür damla damla, denizler olur kıyısına çağıran
Delice duygularla haykırırsın durmadan,
Allı morlu yarınlarda ararsın telli duvaklı.

Aşk yalnız kalmaz, iki kişiliktir  beden.
Şırıl şırıl akan sevgilidir düşünce, ruh, kalp, 
Harcayamazsın kendini öyle başına buyruk,
Talan edemezsin düşlerini gel geç serüvenlerle,
Sunarsın ona  dal dal çiçek çiçek meyve meyve.
Pırıl pırıl sular  açılır önünde yelken bekleyen.
Eksik kalan yanını doldurur öz olursun,
Bir çift göz ısıtır içini soğuğunda yaşamın.

Aşk yalnız kalmaz, tüter gözünde yarin
Ocak ocak, duman duman, bulut bulut,
Yağar durmadan yağar üzerine,
Yağmur yağmur, türkü türkü, şiir şiir.

Aşk yalnız kalmaz, el ele verir düşlerin,
Çeker gider korkular hayatından,
Mavi gökler karşılar seni durmadan.
Berraklığında yaşanır suyun, tadında tuzun,
Büyüsünde gözlerin, titrekliğinde dokunmanın.

Aşk yalnız kalmaz, gelir yarin
Deli rüzgarlarda burcu burcu,
Ümitlere yüklenir vuslat vuslat,
Gözyaşlarında akar hicran hicran,
Kollarında uyur her gece sıla sıla.

Sen durduğunu zannetsen de olduğun yerde,
Koşar yüreğin  durup dinlenmeden koşar ona,
Umut umut, özlem özlem, sevda sevda.

              Bedrettin DEMİRTAŞ

17 Temmuz 2019 Çarşamba

KAÇIŞ


Sırnaşık hayaletler gibi sarıp sarmalar beni düşünceler,
Harap olmuş ağaç gövdesiyim kemirilirim gündüz gece.
Boz bulanık hayaller içinde kalırken yönü kestirilemeyen,
Çaresizliğin avuçlarındaki derin çizgilere hapsolmuş tozun bezginliğinde geçer günler.
Kaderin üşüyen yaslı yollarına dönüşür umutlarım,
Yüreğini  aynalarda arayan yosma gibi durur avuntusuz.
Üzerime yağarken sağnak sağnak serseri acılar,
Zulüm denizinde boğulan gurbet suskuluğu olurum.
Kurutulmuş düşlerim düğümlenir boğazımda,
Gülüşümün gerisinde közlenir ayrılığın uslanmaz vızıltısı.
Ruhumun saflığını tel tel sarar kayıtsız sevdamın büyüsü,
Kaçmak isterken bir yanım sis peçeli gece güvercininden,
Bir yanımsa ona akar  gürül gürül aşkın çağlayanlarında.
İç geçirir dinginliğim matemler sunar bana telli duvaklı,
Terk edilmişliğin kırbacı haykırır yüzümde.
Azap girdaplarında çırpınır gönlümün kalıntıları,
Solan kalbin titrek hırıltılarına dönüşür hicranım.
Tenhalarda iz bırakan gecelerin solmuş resimlerine dönüşür hüzün,
Arzuların meleksi yüzünün lanetinde vurgun yer düşlerim.
Renklerin dayanılmaz çekiciliğini siler karanlık,
Uzanırım boylu boyunca savrulur dağılırım,
Yuhalanmış akşamlarda üşüyen kedi olurum sokağa atılan.


     Bedrettin DEMİRTAŞ

SÜRGÜN


İçli bir kırlangıç olur süzülürdün sokakta,
Yaşamın katrana batmış hendeklerini aşmış gibi koşarken.
Çiçek çiçek büyürdü sevdamız tütsülenmiş akşamlarda.
Kendi çayımızda demlenirdik karmaşadan uzak.
Soluksuz yaşarmak isterdin hep suda süzülen kuğu gibi
Teselli aramazdık gamlı yüreklerimizden başka.
Katledilmiş hayatların dünyasında yaşardık,
Ustura ağzında başıbozuk günceydi zaman,
Direnirdik.
 Mum ışığının titrek aleviydi yüreğimiz,
Kaçardık,
Çalınmasın diye düşlerimiz, sazlıklarında saklanırdık su perilerinin.
Korkular da büyürdü,
Çevreni saran köpük köpük elemlerden.
İşte karşındaydı yine,
Fütursuz gerçeklik,
‘İşe gitmem gerekiyor, mecburum’ derken.
Çalışırdın devasa makinelerin olduğu fabrikada,
Göndermek istemezdim seni korkardım,
Ürperti saradı her yanımı,
‘Gitme, bir gün alıp götürecek seni' derken.
Duyardım ara sıra makinelerin kaptığı kızları,
İki saniyelik haberlerde.
O an dünya taş taş yağardı üstüme.
Gece vardiyalarında çalışırken bölünürdü uykularım,
Ağır korkulara sürüklenirdim.
Yorgun uykusuz gözlerle gelirdin
Yatağına  yatırır saçlarını okşayarak ninnilerle uyuturdum seni.
İçinde hep yaralı kuş olurdu bir türlü iyileşmeyen,
Nedense yaşamdan çok ölüme yakındın hep.
Hissederdim sarıldığında akan yaşlardan.
Yırtıcı acılar kemirirdi seni durmadan,
Kayıp zamanların solgun tomurcuğuydun
Kendi yüreğine sürgün edilen.

     Bedrettin DEMİRTAŞ

16 Temmuz 2019 Salı

GECE



Susmuştur ihtişam, kalmamıştır arzulu gürültüden eser,
Büyülü gölgeler içinde gezinir pervaneler,
Bir sarı ay yıkanır bulutlar arasında,
Dingin ürperişlere dönüşür gece semada
Dalga dalga sarar ortalığı ılık esintiler,
Gizemli ezgilerin bitmemesinedir özlemler.
Kapatır salkım söğütler yapraklarını huşu içinde,
Sulara vurmuş şavkların gizeminde.
Sanki dirilmeyecekmiş gibi donmuştur zaman,
Gündüzün renkli cümbüşlerine vermez aman.
Geride kalmıştır ömrün büyülü telaşları,
Kararan benizlerde belirir kainatın esrarı.

             Bedrettin DEMİRTAŞ

15 Temmuz 2019 Pazartesi

KAVUŞMA


Göğümüz var bizim beraber çizdiğimiz, puslu sabahlara inat,
Teselli aramam kendime vefasız saatlerde, leylak hüzünlerinde
Üşütmesin diye seni poyraz, bedenimi rüzgarlara veririm pul pul
Yumak yumak sundum sana derinleşen sadakatimi.
Kahpe felek hep depreşir gecelerde, kıskacına alır beni,
Buharlaştırır yüreğimi, atar zamansız şeytanın kuyusuna,
Kahırlı mahzenlerde tüten sabır olurum, su yalnızlığında
Bedbaht kaderin paslı bıçağı gezinir sırtımda,
Bir dayanma hırsı olur özlemin, kurşunlar eritirken ciğerimi.
Kuşatma altındadır kainat, vurulmuş tüm kervanlar,
Dalga dalga yayılır, sağnak sağnak akar zulüm her yandan,
Ezdirmem yüreğini  lime lime edilmeden bedenim.
Yatıyorsam ağır ağır, yenilmişlikten, ürküntüden,  
Yırtıcılardan, esrarlı katillerden, ıstıraptan değil,
Korumak içindir seni, yedi başlı yılanların korku sığınaklarından.
Sevdalım, inancım, vebalim, kadınım;
Ben sende bütün sözcükleri ateşe attım yaktım,
Seni kanımla nakış nakış ince ince işledim kalbime.
Tırnak tırnak diş diş açıyorum sana gelen yolları,
Parlayan küçük yıldızlardır umutlarım, çorak gecelerde.
Bestelerini sallasın dursun ecel kamçı misali,
Çileli zırhtır sabrım, durur karşısında celladın.
Sırtımda bir hasretlik zindan, tuzlasa da yaralarımı,
Bir sevda işçisiyim, aşığım tepeden tırnağa.
Sallansın zincirler, daralsın kıskaç dört yandan,
Kutsal mahşer olur direncim, akar gözlerine ırmak ırmak.
Kirpiklerinde bilenir sevdam, atılır gerilmiş ok gibi,
Koparırım tüm zincirleri, sırılsıklam koşarım sana,
Buharlaşır tüm acılar, kundaklar kendini zaman,
Diz çöker kasvet ,kahır bekçisi olur ürkünç acısının.
Alır götürürüm seni, bir ceylan olursun ruhumda, dilimde dua.


        Bedrettin DEMİRTAŞ

14 Temmuz 2019 Pazar

YAĞMUR



Bulutlar sarınca göğü kaybolup gitti güneş,
Tane tane düşmekte damlalar  acelesi yokmuş gibi.
Başını kaldırıp baktı bulutlara yoldan geçen biri,
Balkona fırlayan kadın elbiseleri toplama telaşında,
Önce yollar ıslandı sonra kaldırımlar, pencereler,
Herkes hızlanma derdine girdi birden, nedir bu acelelik?
Yağıyor tane tane usul usul,
Sarıyor ağaçları mutluluk baştan aşağı,
Nasıl da canlanıverdi yapraklar birden hepsi parlak yeşil.
Hemen hüzün sarısı yüzümü çeviriyorum ağaçlardan,
Yürüyorum ıslak kaldırımda artmaya başlıyor şemsiyeler,
Yüzünü yağmura tutuyor bir çocuk kaçanlara inat.
Bense bırakmışım kendimi akan sular gibi yağmura,
Gözlerini arıyor gözlerim serin sular içinde geziniyor özlemlerim
Ellerini arıyor ellerim bulamıyor yalnız kalıyor ıssız.
Ellerimde biriktiriyorum taneleri
İçimde birikmiş kor ateşlere serpmek için.
Yağıyor yağmur ıslanıyorum yoksul bir çocuk gibi.
Bağlıyorum yüreğimi bulutlara, başka denizlerde kıyıya vurmak için.


   Bedrettin DEMİRTAŞ

AĞRI


Gözleriyle gelirdi bana yaşanmamış hasretimi anlatan,
Siyah gözlerinde yüzleşirdim hırpalanmış düşlerimle,
Ben onda bütün ertelenmiş hıçkırıklarımın farkına vardım.
Gözlerinden  akardı bütün ömrüm, beni gül kokulu sabahlara çağıran.
Buğulu camlara sığınmış çiy tanesi sevincinyle bakardım,
Yüreğimde demlenirdi leylak kokuları.
Onda fark ettim çarçur edilmiş hayallerimi.
Berrak mavi denizin beyaz köpüğüydü yüreği,
Sultan Süleyman bile  kıskanırdı  kalbe girecek o öksüzü,
Dünyanın bütün mısraları tükeniverirdi bir anda,
Bütün şiirler terk edilmiş çocuktu boğuk sis içinde.
Bir sevda büyütürdüm derin derin çağlayan,
Sıcak ekmeklerin buğusunda uyanmaktı aşk,
Bütün dağlardan toplanırdı nergisler koku olurdu,
Akar gelirdi bana, bense yitik bir alfabeydim artık okunamayan.
Buruk yas içinde olurdum, ölürdü tüm turnalarım.
Soğuk çöllerde hapsolurdu bedenim, haydut zamanlarda,
Çırpınır dururdum uçuruma düşmüş yavru kuşlar gibi.
Kapalı dururdu tüm yollar,bir ejderha başıydı hasret,
Kesilmiş, çiğnenmiş, yutulmuş olurdum bırakmazdı beni.
Karabasanlar kollardı uykularımı, dilsiz kalırdım çaresiz, kaskatı.
Ciğerimin her milimetresini zehire bandırıp attım,
Kestim  kıymık kıymık mavi buza batırdım yüreğimi,
Donmuş zamanlara hapsoldum memelerin değmediği.
Yersiz yurtsuz uğultular ağıt yakar beynimde,
Ben dağlanırım her gün, damıtılmış acı olurum.

     Bedrettin DEMİRTAŞ

ZAMAN



Günler giydirir matematiğini zehirli dikenler gibi,,
Omuzlatır bana tabutumu,dibe vurmuş umutlarım,
Sorduğum bütün adresler kara pancur.
Bir balıkçının elinde gibi yüzgeçlerle soluyorum havayı,
Çırpındıkça daha bir şevkle izliyor beni zaman.
Oysa kendi bitkilerim vardı her mevsim yeşeren,
Mor sümbüllerim vardı çiseleyen kederlerimle sulanan.
Hayatın bütün kaçak avcıları düşmüştür peşime,
Saklanmaktayım fingirdek kızların çeyiz sandığında.

Paslanmış ömrümü aşındırıyor erozyon,
Kendi şehrinde saf tutturmakta hatıralar.
Gezinen hayaletlere dönüşürken rüzgar,
Her dönemeçte uzatmakta bana ateşten dilini.
Dört yanım amansız kül denizi,
Yüklenmişim büyük yangınlardan arta kalanları.
Gömüyorum çürümüş ruhların ucuz bedenlerini,
Nafile çabayla kurtulmak için tarihin kelepçesinden.
Bütün önsezilerim vahşete terk ediyor beni,
Fosil kazılarından lekesiz çıkmamam için.
Hain gurbet ilmek ilmek örmekteyken yollarını,
Bütün ibreler göstermekte mühürlenmiş uykuları.
Oysa meleklerimiz vardı bizim yanımızdan ayrılmayan,
Katran acısı karanlıklardan sabaha ulaştıran.


 Bedrettin DEMİRTAŞ

UYKU

Gece, uyku, düş ne güzel silinmiş gün, Gitmiş bu dünyaya ait olan ne varsa, Geceyi var etmenin vahşi bir tadı var ağzımda, İlerliy...